Dünyada ve ülkemizde diğer sağlık profesyonellerinde olduğu gibi fizyoterapistlerin de rollerinde değişmeler olmaktadır. Bununla doğrudan alakalı olarak hastalarımızın ve danışanlarımızın bizlerden beklentileri her geçen gün farklılaşmaktadır. Hızlı bir şekilde değişen teknoloji ve buna ayak uydurma çabası, hepimiz için zaman kavramını en önemli değer haline getirmiştir. Kendi zamanını en etkin biçimde yönetmek isteyen hastalarımız ise en kısa sürede önceki performans düzeylerine/yaşamlarına dönme beklentisi içindedirler. Öte yandan sağlık sigorta sistemleri, maliyet hesaplarını göz önünde bulundurarak bu konudaki harcamaları en aza indirmek konusunda büyük çaba göstermektedirler. Bu durumlar, tedavi süreçlerinin kısa ve etkin olması zorunluluğunu doğurmaktadır.
Etkili ve sonuca götüren bir tedavi programı güncel, bireye özel ve kanıta dayalı yöntemler içermenin yanı sıra her bir seansta bile değişen fizyoterapi tanısı için iyi bir değerlendirmeyi gerektirmektedir. Değerlendirmenin amacı; hastanın semptomsuz, bağımsız ve kaliteli bir yaşam sürmesine yardımcı olmak için tedaviyi belirleyecek bir çözüm bulmaktır. Fizyoterapi tanısı son derece önemlidir ve bu tanı her tedavi seansında değişebilir. Değişen tanı hastanın tedavi programını kendine özel ve dinamik kılmaktadır. Sistematik değerlendirme, her seansta güncellenen disfonksiyonun tanılanması, kanıta dayalı uygulamalar ışığında bireye özel dinamik tedavi programının çizilmesi, Ortopedik Manuel Terapi (OMT)’nin temelini oluşturmaktadır.
OMT, lokomotor sistemin fonksiyonel bozukluklarını ve semptomlarını değerlendirmeye ve tedavi etmeye yoğunlaşan fizyoterapi alanı içerisinde yer alan bir uzmanlık alanıdır. OMT, uluslararası olarak tanımlanmıştır ve sürekli olarak gelişmektedir. Ülkemizde de OMT alanı lisans eğitimi içinde önemli bir yere sahiptir. Mezuniyet sonrası çok sayıda meslektaşımız bu alanda uzmanlaşmaktadır.
Fizyoterapi eğitiminde ve mezuniyet sonrası mesleki uygulamalarda "sorgulayan fizyoterapistlere” ihtiyacımız vardır. Fizyoterapistler için en önemli olan ve olmaya devam edecek olan şey, hastanın disfonksiyonunu tanımlamak, değerlendirmek, biyopsikososyal model içerisinde bireye özgü dinamik tedaviyi planlamaktır. Hastanın probleminin iyi tanımlanması ve her seansta değişen güncel tanı ve dinamik tedavi programı OMT’yi eşsiz kılmaktadır.
Bu kitapta manuel terapinin temelini oluşturan; eklem mekanikleri, yönlendirici sorular, sistemik değerlendirme yapısı, hareket testleri, tedavinin altı ana başlığı, eklemlerin tedavisinde anahtar noktalar, pratik bölümler ve değerlendirmeye ışık tutan örnek değerlendirme formlarına yer verilmiştir. Tüm bu bölümlerde temel vurgu, doğru tekniğin uygulanabilmesi için doğru değerlendirme ile doğru tanıya ulaşılabilme üzerinde yoğunlaşmaktadır. Elbette ki bunlar sağlam bir alt yapı gerektiren, anatomi, biyomekani, kinezyoloji gibi temel bilgilere sahip olunmasıyla mümkün olacaktır. Bu kitabın bu temellerin oluşturulmasında fizyoterapistler için güvenilir bir kaynak teşkil edeceğine inanıyoruz.
Almanca ve İngilizce baskısı olan bu kitabın sadece bu alanda çalışan meslektaşlarımıza temel kaynak olmakla kalmayıp farklı alanlarda çalışan tüm meslektaşlarımız için kliniklerinde ve kütüphanelerinin başköşesinde yer verecekleri önemli bir kaynak olacağı düşüncesindeyiz. Bu uzmanlık alanını fizyoterapi mesleğine kazandıran, tarihsel süreçte emeği geçen bilim insanları ve klinisyenler başta olmak üzere; Freddy Kaltenborn, Ola Grimsby, Jochen Schomacher’e; ülkemizde bu alana katkı sağlayan meslektaşımız Sayın Suat Dülger’e, çeviri ekibimize ve Hipokrat Yayınevine sonsuz teşekkürlerimizi sunarız.