Son 20 yılda, birçok fizyoterapistin deneysel çalışması, hastanın patolojisine bütüncül bakmayı ve fiziksel sağlığı restore etmek için kapsamlı bir değerlendirme analizi ile efektif manuel terapi tekniklerinin gelişmesini sağlamıştır.
Manuel terapi, ağrıyı azaltmak ve eklemlerin, yumuşak dokuların ve sinirlerin hareketliliğini iyileştirmek için kullanılan, çok sayıda etkili değerlendirme ve tedavi yöntemi içeren klinik bir uygulamadır. Bunu, modern haliyle, her şeyden önce vücudun yapılarını ve işlevlerini sistemik olarak anlamasına borçludur. Kronik problemlerde, semptomu yüzeysel olarak görmez; semptoma neden olan anatomik ve fizyolojik ilişkileri düşünür. Akut şikayetler söz konusu olduğunda, altta yatan maruziyetin olası sistemik etkilerini de hesaba katar. Bu sistemik düşüncelere uygun olarak manuel terapi, kapsamlı ve etkili tedavi stratejilerinin geliştirilmesine katkı sağlar.
Üst servikal omurga, kranial sistem, temporomandibular eklem, fasyal sistem, skar doku ve kranial sinirler, vücutta yer alan disfonksiyon zincilerinin önemli halkalarını oluşturur. Başlattıkları reaksiyonları bağlantılar ile vücudun uzak bölgesine aktarırlar. Bu disfonksiyon zincirlerinin gelişimini ve aktarım yolarını bilmek, kronik ağrılı bir problemde ağrının kökenine inmeyi kolaylaştırır.
Bu kitap, yukarıdaki bilgileri bir araya getirmeye çalışır ve yalnızca manuel terapinin temellerini değil, aynı zamanda postüral sistemin fonksiyonel anatomik bilgisi ile sinirlerin, damarların ve visseral sistemin karşılıklı ilişkisine odaklanır. Kronik ağrı sendromlarının gelişiminde fasyal yapıların, kraniomandibular sistemin, skar dokuların, üst servikal omurganın ve nörolenfatik sistemin önemini bütünleştirir.