Ortamdaki çoğu bilgi nasıl kilo verileceğine dair ipuçları içermektedir. Kalorisi azaltılmış diyet listelerinden, sağlıklı beslenmeye yardımcı yemek tariflerine kadar geniş yelpazede bilgiye ulaşmak mümkün olmaktadır. "Sağlıklı yaşama” ile ilgili bilgi ve deneyimlerini paylaşan uzmanlar kadar veya daha çok, konuyla ilgilenen medyatik kişiler söyleşileriyle, kitaplarıyla veya yazılarıyla nasıl kilo verileceğini ve sağlıklı kilonun nasıl muhafaza edileceğini ayrıntılarıyla anlatmaktadırlar. Toplumda gittikçe artan "kilosundan memnun olmama hali” nedeniyle tüm yardımlardan da zaten bu beklenmektedir. Bedenimiz enerjinin girip çıktığı bir batarya değil unutmayın. Refleksleri olan, savunma sistemlerini çalıştırarak kendini koruyan, yağ dokusunu yakıt, enerji kaynağı ve sermaye olarak gören, onu seven ve koruyan bir organizmadır. Siz onu az enerji girdisi, çok enerji çıktısı ile kandırdığınızı düşünürken o uzun vadede hesaplar yapar ve siz açlığa, tokluğa, yorgunluğa daha alışmadan size oyunlar oynar. Çünkü banka da onda, ekonomi uzmanı da onda, sabır da onda. Beden ağırlığımızı etkileyen, kilo alımımızı veya kaybımızı kontrol eden o kadar çok şey var ki. Enerjinin alınması ve harcanması kadar, "genetik halimiz”, barsak ortamımız ve barsak hareketlerimiz, bedeni kendi içine kapatan ve savunma halinde tutan "ruh halimiz” gibi. Ama her zaman öncelik enerji girdisini kontrol etmeye yönelik oluyor ve bu nedenle başta başarılı duran tüm çalışmalar uzun vadede hüsranla sonlanabiliyor. O kadar çok yazıldı ve o kadar anlatıldı ki beslenmemizle ilgili yanlışları neredeyse bile bile yapıyoruz. Yanlışın kendisi kadar nedeni de önemlidir. Neden bile bile yanlış besleniyoruz? Neden bir atalet içinde hiç hareket etmiyoruz? diye sormak istiyorum. Çünkü çoğu zaman neden yaptığımızı hiç düşünmüyoruz.